Bu da Geçecek

Bazı günler çok güzel, yazıyorsun, çiziyorsun, üretiyorsun.

Zihninde kelimeler, düşünceler, yenilikler iç içe geçiyor. Adeta hepsi birbiriyle yarışıyor, üretebilmek adına ortaya yeni bir şey çıkması için. Ama bazı günler, ah o bazı günler… Elin ne kaleme gidiyor, ne kağıda.

Kelimeler bir anlam ifade etmiyor. Sözcüklerin kağıda dökülesi yok. Zihin durgun, beden yorgun. Her şey off modunda. İşte öyle günlerde kendine kızmaya da üretmek için zorlamaya da gerek yok. Hayat bazen yavaşlamalı, sen durmalı ve zihnin dinlenmeli. İyi hissetmek zorunda olmadığımı hatırlatıyorum kendime. İçinden geçtiğim bu duygu hali geçecek. Her şey geçmedi mi zamanla? Kendime izin vererek, yavaşlayarak, zaman tanıyarak en önemlisi hislerimden kaçmadan onların gelip geçici ziyaretçiler olduğunu bilerek yavaşlıyorum.

Her daim neşelenmek, gülmek, sosyalleşmek, suratında yalancı bir mutluluk maskesiyle gezmek zorunda olmadığımızı bazen kendimize yüksek sesle söylemek gerekiyor. Bazı günler yataktan çıkmak bile zor gelebilir. İyi hissetmek için hırpalama kendini… Eleştirme, suçlama…

Sosyal medya, yapay bir mutluluk cumhuriyeti, bi kitapta okumuştum “Biz mutlu fotoğrafları olan mutsuz insanlarız.” Gerçekten öyle miydi bazen düşünmeden edemiyorum ama gercek hayat, özünde tek bir histen ibaret değil. ‘Hissetmemek, son bulmaktır.’ demiş Rainer Maria Rilke… Sadece iyi hisler var olmayacak hayatında. Bu gerçekçi değil. Mutsuzluk da hayata dair, hislere dair, insanlığa dair. Ve gelip geçici, diğer tüm duygular gibi.

Ve bil ki Evrim, bu da geçecek. Her şeyin geçtiği gibi…

Haftaya görüşmek üzere,

Evrim ONUK

Paylaş:

Şimdi Keşfedin!

Yazılarım

Deniz Kenarı

Yazım Kıştan ilkbahara yürüyoruz. Bir şarkı fonda; adımlarımı hızlandırır gibi durmaksızın akan, daha çabuk denize ulaşsın diye sokaklar ve tam nakaratta bulayım diye kendimi bir

Yazılarım

2025’e Mektup

Uzun bir yolda yürürken durup şöyle bir arkaya bakmayı akıl ettiğimiz tek nokta gibi 31 Aralıklar. Arkamızda bıraktığımız yolda iyisi ve kötüsü ile her ne

L'Atelier SoHo