Yapboz

Dün akşam çok kuvvetli bir epifani yaşadım.

Epifaninin ne olduğu ile ilgili daha önce bir paylaşım yapmıştım. Kısaca yine özetleyeyim. Epifani; hayatın birden değiştiği, dönüştüğü ‘Hah işte! Evet, işte bu!’ dedirten anlardır. Aniden bir şeyin özünü anlama veya anlamını bulma duygusu olarak da açıklanıyor. Hepimizin hayatında olan ama bazen algılayamadığımız, bazen üzerinde yeterince düşünmediğimiz için cılızlaşan, o ânın ateşini düzenli beslemediğimiz için sönüp giden kavrayışlar…Son bir haftadır aklıma bazen hafif bazen de güçlü dalgalar gibi vuran düşüncelerim vardı. Zihnim dalgalanıyordu.

Sanki okyanus bir anda sakinleşti.

Taşlar yerli yerine oturdu.

Yapbozun son parçasını da taktım.

Hem dünyanın en durgun hem de en coşkulu ânı gibiydi. Ne olduğunu anlatacağım bir zaman da gelecek, biliyorum. Bundan sonra hiçbir şey eskisi gibi olmayacak.’ diye yineledim birkaç kez. Bu ânın güzelliğini unutmamak için buraya yazıyorum.

Kendime unutturmamak ve hattâ daha da büyütüp parlatmak için her gün pratik yapacak içsel gücüm var, biliyorum.

Ben kendime bu kadar inandığımı gördüm ya bu sırada, belki gerisi o kadar da önemli değildir. ‘Kendimize izin vermek’ son yılların artık içi boşalmaya başlamış moda cümlelerinden biliyorsunuz.

İzin vermek nedir biliyor musunuz? İzin vermek, ‘bilmek’ duygusudur.

Ve bir şeyi bilmek aslında yapmaktır.

Yapmak, kavrayışı bilgeliğe taşır.

 

Haftaya görüşmek üzere,

Evrim ONUK

Paylaş:

Şimdi Keşfedin!

Yazılarım

Deniz Kenarı

Yazım Kıştan ilkbahara yürüyoruz. Bir şarkı fonda; adımlarımı hızlandırır gibi durmaksızın akan, daha çabuk denize ulaşsın diye sokaklar ve tam nakaratta bulayım diye kendimi bir

Yazılarım

Sınav, Sabır, Sebat

Gözlerimi kapattım. İki elimle göğüs kafesimi iki yana doğru sonuna kadar açtım. İçime dolan ve boşalan nefesimi ve kalbimi dinledim. Öylece açınca göğsümün ortasını, sanki

L'Atelier SoHo